Crossfit’in Bilimle İmtihanı
Online sitelerde yapılan bir araştırmada yapılan crossfit antrenmanlarında spor yaralanmaları profili çıkarılmaya çalışıldı, sonuçlar beyana dayalı ve enteresan. Çalışmada 132 kişiden 97 kişi crossfit antrenmanlarında yaralanma yaşadıklarını beyan etti, (%73). Bu sportif yaralanmaların 9’u cerrahi operasyon ile sonuçlandı. %7’lik bir oran teknik olarak bakarsak baya yüksek. Beyana dayalı bu sistemde her 100 kişiden 73’ü bir şekilde yaralanma yaşadı tabi ki bu bir şey ifade etmez çünkü gecikmiş kas ağrıları, düşük zorlamalar profesyonel olmayan sporcular tarafından kolaylıkla yaralanma olarak algılanabilir. Bu durumu kendi içinde değil başka bir branş ile değerlendirmek gerekliliği ortaya çıkıyor.
Branşların sportif yaralanma derecelerini ölçen diğer bir çalışmada Crossfit’in yaralanma oranı 1000 saat için 3.1 olarak hesaplandı. Tabiki bu oran her sene yenileniyor. Bu oran olimpik halterciler ve jimnastikçiler ile aynı. Futbol ve rugby gibi sporlardan ise düşük, sebebi kontak bir durum içermemesi. Kontak sporlarda durumu anlamak adına örnek vermek gerekir ise, yine yapılan diğer bir araştırmada Yeni Zelanda rugby liginde 77 antrenmanda 44 yaralanma kayıt edilirken oran 1000 saat için 22.4. Bu sonuca göre kaçırılan antrenman saati 16 saat, en sık rastlanan yaralanma aşırı zorlama fakat cerrahi operasyon gerektirecek bir duruma rastlanmadı.
Olimpik haltercilerde ve crossfit yapanlarda ise cerrahi operasyon gerektiren yaralanmaların daha sık yaşandığı görülüyor. Sebebi hakkında söyle bir yorum makul olabilir. Sporcuların teknikleri küçük yaştan itibaren oturduğu için sportif yaralanmadan kaçınma hissiyatları daha yüksek. Böyle bir bilimsel çalışma mevcut değil yapılması da hiç kolay değil fakat saha tecrübesi olan antrenörler olayı daha rahat kavrayacaktır. Diğer bir çalışmada daha da enteresan, OHIO AMERIKAN EYALET ÜNİVESİTESİNDE yapılan çalışmada crossfit tabanlı yüksek yoğunluklu güç antrenmanları planlandı ve 23 erkek ve kadına uygulandı. (high intensıty power training kısaltması hipt ). Uygulamadan önce yağ oranları, maksimum oksijen gücü koşu bandında Bruce protokolüne göre ölçüldü .HIPT gibi popüler bir kısaltma ile de antrenman tarzı belirtildi. Program olimpik kaldırışlar içinden seçildi ve 10 haftalık antrenman programı sonunda tekrar testler yapıldı. Bulunan sonuçlar şöyle; MaxVo2Yağ oranı Kadınlar 35,9 – 40.2. Erkekler 43.10 – 49.9. Bu çalışmayı okuduğumda artışların %20 civarında olduğunu fazla başarılı olduğunu gördüm. Biraz işin içinde olan biri sonuçlarınçok normal olmadığını görür. Diğer çalışmalardan farklı olduğunu hemen hissettim çünkü testler az ve yetersiz, program içeriği belirsiz ve bilimsel bir kılıf geçirilmeye çalışılmış kötü bir çalışma fakat crossfit üzerine yapılan çalışma az olduğu için değerlendirdim. Kötü bir çalışma olsa da araştırmaya devam ettim ve crossfit işletmecisi bir kişinin OHIO EYALET ÜNİVERSİTESİNE ‘’ aşırı kullanım ‘’ konu başlıklı makalenin manipüle edilmesi için para ödediği ile ilgili suçlamalar ile karşılaştim.
Crossfit işletmecisi bir kişi sportif yaralanmalar ile ilgili bir makaleyi neden yalanlarla doldurmak ister? Sebebi tabiki para ile ilgli.
Son olarak söyle ifadetmek yanlış olmaz sanırım, crossfit yapanlar madalya hedefleyen profesyonel sporcular kadar risk alıyor. Profesyonel sporun bazen geri dönülemez yaralanmalara ve dejenerasyonlara yol açtığı ortada bir durum. Profesyonel sporcunun bu işten para kazananların aldığı risk anlaşılabilir iken bir muhasebecinin böyle bir risk alma sebebini açıklamak zor.
Fatih Özkan
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24276294
http://retractionwatch.com/2015/05/08/crossfit-gym-owner-sues-ohio-state-says-fraudulent-data-led-to-273-million-in-nih-grants