Bant ile squatlar valgus sendromunu azaltıyor mu?

Squat sırasında en önemli hatalardan biri içe dönen diz ya da valgus sendromdur.

Valgus sendromu diz yaralanma risklerini arttırır ve patellafemoral sendroma yol açabilir. Ön çapraz bağ üzerindeki baskıyı arttırır. Menüsküs dejenerasyonlarını arttırabilir. Daha popüler tanımı ile bilek diz ve kalça eklem diziliminde dizin natürel hattı, dizilimi bozması diyebiliriz.

 

Valgus sendromunu düzeltmek için uygulnan farklı teknikler var. Bu sorunun ana kaynağı ise genelde gluteus maksimus kuvveti ve motor kontrolünün eksikliğidir. (Burada yapısal sorunları hariç tutmak gerekir. onlar cerrahinin konusu)

 

Hareket sırasında kalça içeri döner ve bu olay konsantrik fazda (quadriceps kası) yani yukarı çıkışta artar.

‘’ Cook, Burden, Fields, 90’larda bu sorunu çözmek için dize mini bant takarak squat yapmak ile kalça motor kuvvetinin arttırılması, propriosepsiyonu ( derin duyu algısı ) arttırmanın sorunu çözeceğini öne sürdüler’’

Diğer çalışmalar ise bant ile squat v.b. diğer alt ekstremite hareketlerinin proprisepsiyonu geliştirdiğini kanıtladı. 

Callaghen’ın 2012 de yaptığı çalışmada vücut ağırlığı ile yapılan squatlarda 2 farklı bant, hafif ve orta gerginlikte bantlar kullandı. Bu tip çalışmanın bilek-diz hattını beklendiği gibi düzelttiğini gördü. Orta gerginlikteki bant sonuçları ise daha yüksek görüldü. Burada motor kontrol çalışmalarında aşırı yük’ün sanıldığı kadar bir etkiye sahip olmadığı sonucu çıkarılabilir.

Diğer bir çalışma, maksimal kaldırılan yükün %90’ı ile yapılan 3 tekrar squat üzerinde yapıldı, çalışmalar bant ve bantsız hareketler olarak karşılaştırıldı. Çalışmada bant ile yapılan ve bantsız squatlar arasında diz bilek dizilimi açısından bir fark görülmedi. Burada görülen, squat ek yükü arttıkça buna bağlı olarak kalça aktivasyonunun da artmakta olduğu böylece, bantın diz içe dönüşünü azaltma performansı düşmektedir (Gooyers 2012). Yani maksimal kuvvet çalışmalarında bandlar amacı doğrultusunda değerlendirildiğinde işlevsiz kalıyor denebilir. (tartışmalı daha çok çalışma beklemek gerekir)

Diğer bir çalışma ise overhead barbell squat ve 3 farklı bant yükü kullanılarak uygulandı. Hafif, orta ve yüksek gerginlikteki bantlar ile yapıldı. Sporcular overhead squatları kendi kilolarının %25’i ile 12 tekrar yaptılar. Bantsız yapan grub’un diz fleksiyon açıları daha fazla görüldü. Yani bantsız overhead squat yapan grup daha aşağı iniyor.

 

 

Bant ile yapılanlarda beklendiği gibi bilek, diz dizilimi açısı daha düz, sapma daha az görüldü. Emg ölçümlerinde ise sinir iletimi açısından bir belirgin bir fark görülmedi.

Branşa uygun veya hedefe uygun olarak, 2 hareketin bant ile ve bantsız squatların avantaj ve dezavantajları amaç açısından ayrılıyor diyebiliriz.

                                                             

Özetlemek gerekir ise,

  • Propriosepsiyon çalışmalarında ise bant önerilebilir,
  • Çok sert bantlar valgus sendromu düzeltmede etkili değil.
  • Amaca yönelik performansı arttırma çalışmalarında r.o.m.’u (eklem açıklığı) arttırmak için ise bantsız squatlar önemli. 
  • Sportif yaralanmalardan koruyucu ayrı bir antrenman olarak planlamak iyi bir yöntem olarak görülüyor.

 

Fatih Özkan

kaynaklar;https://www.researchgate.net/profile/Garrick_Forman/publication/329569478_Sports_Biomechanics_THERABAND_R_CLX_gold_reduces_kneewidth_index_and_range_of_motion_during_overhead_barbell_squatting/links/5c0fe878299bf139c75213ec/Sports-Biomechanics-THERABAND-R-CLX-gold-reduces-knee-width-index-and-range-of-motion-during-overhead-barbell-squatting.pdf?origin=publication_detail